Avrupa'nın Yeni Yapay Zeka Yasası ve Türkiye İçin Etkileri

Avrupa'nın Yeni Yapay Zeka Yasası ve Türkiye İçin Etkileri

(Inc. Türkiye’de yayınlanan yazım)

Ağustos 2024’te Avrupa Birliği’nin yürürlüğe soktuğu ve 2026’da uygulanmaya başlayacak Avrupa Yapay Zeka Yasası (EU AI Act), teknoloji şirketleri açısından yalnızca bir düzenleme değil. Aynı zamanda oyunun kurallarını değiştiren bir dönüm noktasını temsil ediyor. Henüz uygulamaya geçmeden bile, hem kamuoyunda hem iş dünyasında geniş yankı uyandıran bu yasa, yapay zekanın sınırlarını ilk kez somut ve bağlayıcı şekilde çiziyor. Fakat asıl dikkat çeken nokta, bu yasanın yalnızca Avrupa Birliği sınırlarında geçerli olmaması. Aksine, Avrupa pazarına dijital ürün veya hizmet sunan tüm şirketleri – coğrafi sınırdan bağımsız olarak – yakından ilgilendiriyor. Türkiye gibi Avrupa’yla sıkı ticari bağları olan ülkelerdeki şirketler için bu durum, hem bir uyarı hem de bir fırsat niteliğinde.

Regülasyonun Getirdikleri

Avrupa Komisyonu’nun 2021’de teklif ettiği ve Ağustos 2024’te yürürlüğe giren EU AI Act, yapay zekaya yönelik ilk kapsamlı düzenleme olma özelliğini taşıyor. Yasa, yapay zeka sistemlerini ortaya çıkardıkları riske göre sınıflandırıyor ve bu risk düzeylerine göre farklı yükümlülükler getiriyor.

Kabul edilemez risk taşıyan sistemler, örneğin vatandaşların sosyal kredi sistemleriyle puanlandığı uygulamalar, yasaklanıyor. Yüksek riskli sistemler, sağlık, ulaşım veya adalet gibi hayati alanlarda kullanılan yapay zeka sistemlerini kapsıyor. Bu sistemler için detaylı denetim, test ve şeffaflık kriterleri getiriliyor. Sınırlı riskli sistemler için kullanıcı bilgilendirmesi yeterli görülürken, asgari risk içeren sistemlerse herhangi bir regülasyona tabi değil.

Yasanın getirdiği yükümlülükler, özellikle "yüksek riskli" olarak tanımlanan yapay zeka sistemleri için oldukça kapsamlı. Geliştiricilerin ve kullanıcıların, sistemlerinin hangi kategoriye girdiğini doğru analiz etmeleri gerekiyor. Bu kategoride yer alan sistemler için:

  • Kullanılan verilerin kalitesi ve önyargılardan arındırılmış olması,

  • Modelin nasıl çalıştığını açıklayan belgelerin hazırlanması,

  • Sistem kullanımında insan gözetiminin bulunması,

  • Olası hataların veya zararların kaydının tutulması

gibi bir dizi zorunluluk getiriliyor.

Ayrıca ChatGPT benzeri genel amaçlı yapay zeka sistemleri için de özel düzenlemeler yer alıyor. Bu tür sistemlerin geliştiricileri, eğitilen veri setlerini açıklamak, güvenlik risklerini değerlendirmek ve kullanım sınırlarını net bir şekilde belirtmek zorunda.

Yasa, uyumsuzluk durumunda oldukça ağır yaptırımlara yer veriyor. Bu yaptırımlar arasında €30 milyona kadar para cezası veya firmanın küresel cirosunun yüzde altısına kadar ceza yer alıyor. Bu seviyedeki bir ceza, büyük ölçekli şirketleri bile zora sokabilir. Daha da önemlisi, yasadışı olduğu tespit edilen yapay zeka sistemlerinin Avrupa pazarından tamamen men edilmesi söz konusu.

Türkiye’deki Şirketler Neden Bu Yasayı Dikkate Almalı?

EU AI Act’in belki de en dikkat çekici yönü, yalnızca Avrupa Birliği içinde faaliyet gösteren şirketleri değil, Avrupa’ya ürün veya hizmet sunan tüm şirketleri kapsıyor olması. Dolayısıyla, Türkiye’de geliştirilen bir yapay zeka uygulaması da, Avrupa'daki kullanıcılara sunuluyorsa bu düzenlemenin kapsamına giriyor demektir.

Bu durum Avrupa’ya yazılım ve hizmet ihraç eden ya da Avrupa merkezli müşterilere yapay zeka tabanlı çözümler sunan Türk teknoloji şirketleri için ciddi sonuçlar doğurabilir. Sağlık teknolojilerinden finansa, insan kaynaklarından eğitime kadar birçok sektörde faaliyet gösteren firmalar, ürünlerinin risk kategorisine göre ciddi teknik ve yasal yükümlülüklerle karşı karşıya kalabilir.

EU AI Act bir yandan Türk şirketleri için yeni uyum maliyetleri doğururken, diğer yandan da yeni fırsat kapıları aralıyor. Avrupa pazarına uyumlu, etik ve güvenli yapay zeka ürünleri geliştiren firmalar, bu pazarda rekabet avantajı elde edebilir. Regülasyona hazır olmak, özellikle yüksek regülasyonlu sektörlerde (finans, sağlık, eğitim vb.) Türk şirketlerinin Avrupa’daki büyük oyuncularla aynı sahada yer almasını mümkün kılabilir.

Ayrıca bu yasa Türkiye’de henüz gelişmekte olan yapay zeka etiği, veri güvenliği ve denetimi, model test hizmetleri ve regülasyon uyumluluk danışmanlığı gibi alanlarda yeni bir iş ekosistemi doğurabilir. Teknoloji danışmanlığı veren firmalar, Avrupa’ya ihracat yapan üreticiler için “yapay Zeka uyum paketleri” hazırlayabilir.

Süreç Nasıl İşleyecek?

Yasanın yürürlüğe giriş süreci kademeli olarak ilerleyecek. Kabul edilemez risk taşıyan sistemlerin tamamen yasaklanması hemen devreye girerken, yüksek riskli sistemler için şirketlerin 2026’ya kadar tam uyum sağlaması gerekecek. Genel amaçlı yapay zeka sistemlerindeyse bu süre 2025 olarak öngörülüyor.

Bu nedenle Türk şirketlerinin bugünden itibaren bir hazırlık sürecine girmesi kritik. Özellikle aşağıdaki adımlar önem taşıyor:

  • Geliştirdikleri sistemlerin risk analizini yapması,

  • Yüksek riskli sınıfa giren sistemleri belirleyip yol haritası oluşturması,

  • Teknik, hukuki ve veri yönetimi tarafında gerekli kaynakları planlaması.

Türkiye, Avrupa Birliği’yle olan gümrük birliği ve ticaret ilişkileri sayesinde dijital ekonomide avantajlı konumunda. Fakat bu ortaklığın gelecekte de sürdürülebilir olabilmesi için Türk şirketlerinin yalnızca kaliteli ürün üretmeleri değil, aynı zamanda etik, güvenli ve şeffaf dijital çözümler sunmaları gerekli.

EU AI Act işte tam da bu dönüşümün bir miladı olabilir. Regülasyonla gelen bu uyum zorunluluğu şirketlerin daha sürdürülebilir, daha güvenilir ve küresel ölçekte rekabetçi oyuncular haline gelmesinin anahtarı olabilir. Yapay zeka çağında rekabet, sadece algoritma gücüyle değil, güvenilirlikle de kazanılacak.

Mustafa İÇİL

Mustafa İÇİL

Mustafa İÇİL is an accomplished executive with nearly 30 years of experience in senior strategic sales and marketing roles. He has held management positions responsible for sales and marketing strategies at industry-leading companies, including Microsoft, Apple, and Google, from 1994 to 2013. Currently, he serves as a Digital Strategy and Innovation Consultant at his own firm, İÇİL Training and Consulting, which he established in 2013. Mustafa İçil is also recognized as a prominent Keynote Speaker in the field of Digital Transformation and Innovation. In addition to his professional career, he has taught "Digital Strategy" courses at renowned institutions such as Boğaziçi University and the TIAS Business School Executive MBA programs.

https://www.mustafaicil.com
Next
Next

Uzaktan Çalışma Modelinden Hibrit Düzene